Kur’an’a Göre Affetmek ve Bağışlamak

Affetmek ve bağışlamak en büyük erdem! Allah, Kur’an-ı Kerim’de inananların başkalarını affetme konusunda cömert olmalarını istemiştir. Bunların toplumda ve dünya hayatında oluşturduğu güzelliklere, olumlu duygulara dikkat çekmiştir. Yüce Allah, bağışlayanları ahirette kazanacakları ödülle müjdelemiştir.
“Kim affeder, barışırsa onun mükafatı Allah’a aittir.” (Şura, 40. Ayet)
Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette Müslümanların öfke ve kızgınlığa neden olan durumlarda sabretmeleri, sevap kazanmayı umarak affetme değerini tercih etmeleri Kur’an ayetlerinde vurgulanmaktadır. Bu ayetin nazil olduğu zamanda Münafıklar, Yahudiler ve Müşrikler; Müslümanlara karşı kötü ve düşmanca davranışlarda bulunmaktaydı.
İyilik her zaman kazanmalı
Müslümanlar bu durum karşısında öfke ve nefretle dolmaktaydı. Fakat Kur’an, kötülüğe kötülükle cevap vermemeleri konusunda inananları yönlendirmişti. Allah’ın Rahman sıfatı ile günahları bağışlayan, en çok gücü yeten olduğu halde en asi olanları bile affeden olduğunu hatırlatarak, inananlardan da affetme ve güç yetirecek kudrette olmalarına rağmen bağışlama olgunluğuna sahip olmalarını istemiştir.
İnsanın olduğu her yerde hatalar, yanlışlar, olumsuz davranışların olması elbette kaçınılmazdır. Bireylerin bir biriyle en yakın ilişkilerin söz konusu olduğu ortam ailedir. Kur’an ayetlerinde aile içerisindeki affetme ve bağışlama olgusunun önemine vurgu yapılmasının bireysel ve toplumsal sebepleri açıktır. Aile üyelerinden düşmanlık görenlerin affetme durumunu tercih etmeleri öğütlenmiştir. Çünkü affetme ve hoşgörü kültürünün ilk tohumlarının atıldığı yer aile ortamıdır. Öncelikli olan aile bireylerinin birlik ve dayanışmasının sağlanmasıdır. Affetme ve bağışlama tutumları bireylerin eğitimine olanak sağlar. Ailede edinilen affetme bağışlama kültürü, bireyin toplumla olan ilişkilerinin sağlıklı gelişiminde en büyük katkıyı sağlar.
Kur’an, insanlığın ortak ahlaki değerlerinden birisi olan affetme erdemini aynı zamanda en üstün ilahi değerlerden biri olarak göstermiştir. Yüce Allah, Kur’an yoluyla kendisine ait bağışlama sıfatının insanlar tarafından karakter haline getirilmesini buyurmuş; bu konuda da Hz. Muhammed’in kişiliğinin örnek alınmasını salık vermiştir. Allah, Kur’an ayetlerinde tanımladığı Mümin kişiliği oluşturan en temel vasıflardan birinin affetme ve bağışlama olgunluğu olduğunu bildirmiştir.
Affetmek ve bağışlamak ne zaman olmalı?
Kur’an ayetlerinde neden bağışlama değerinin seçilmesi açıklanırken, yalnızca metafizik gerekçelere dikkat çekilmemiş; aynı zamanda affetme ve bağışlayıcı olmanın insani ilişkilere getirdiği iyileştirici, uzlaştırıcı, barışçı etkilerine de vurgu yapılmıştır. Bağışlama tutumunun bireyler arasındaki ilişkileri sağlamlaştırdığını, toplumun birlik ve bütünlüğünü sağlayacağını belirtmiştir.
Haksızlığa uğrayıp kötülüğe maruz kalsa dahi bağışlama ve affetme durumlarında kişi, misilleme yapma hakkından feragat etmektedir. Haklı olmasına rağmen alçakgönüllülük göstermektedir. Bu noktadan bakıldığında bağışlama yapan tavrın, fedakarlık, alçakgönüllülük, sevgi, hoşgörü ve merhamet gibi olumlu duygulardan kaynaklandığını söylemek mümkündür. Kur’an-ı Kerim’de de bağışlayıcı olmak, onu destekleyen bu erdemlerle birlikte ele alınmaktadır.
Haksızlığa ve kötülüğe maruz kalmak yapısal olarak öfke ve intikam alma eğilimi yaratır. Bu içgüdüsel duygu ve eğilimleri kontrol etmek, bunların yerine affetme olgunluğuna erişmek güçlü bir irade ve kişilik eğitimini gerektirir. Müminlerin birbirlerine bağışlama erdemini tavsiye eden Kur’an açıkça bu eğitimi sağlamaya yönelik tasvirler içermektedir. Ayrıca suçluların davranış eğitiminde cezalandırmak yerine bağışlamanın da bir yöntem olarak kullanılabileceğini Kur’an ifade etmiştir. Bu yöntemin işlevselliği modern davranış bilimi çalışmalarıyla özellikle de çocukların eğitiminde gösterilmektedir.
Yüce Allah’ın isimlerinden birisi de ‘el-Afuvv’ dur. Kur’an bunu kullarının günahlarını yok sayması ‘el-afv’ olarak tanımlar. Kur’an, affetme kelimesinin geniş anlamda kullanıldığı, ıslah etme ve iyileştirme manalarını; bir noktada mağdurun ve suçlunun durumlarının iyileşmesini, ikisin de olumsuz duygulardan arınması şeklinde tasvir eder. Allah’ın sıfatlarından olan ‘el-ğafur’ ve ‘el-ğaffar’ ise kullarının günahlarını örten, hataları görmezden gelen anlamlarını ifade eder. Affetme ve bağışlama durumlarında hata ya da suç, mağdurun ise kin ve öfke duygularının üzeri örtülür. Taraflar arasında yaşanabilecek çatışmaların ve düşmanca duygular törpülenir. Kin ve nefret duygularının çirkinliği ıslah edilir.